VEZİR YAKUP İBN-İ KİLİS Fatimi hükümetleri imparatorluklarının rafahı ve etkinliğinin yayılması için ticaretin önemli olduğunu en başta görmüşlerdi. VEZİR YAKUP İBN-İ KİLİS ondan sonraki hükümdarlarında sürdüreceği ticari bir atılım yapmıştır. MS. 833’de Halife Mutasım ve Abbasiler döneminde; Türk çocukları getiriyorlardı. Bu kölelere ev işlerinde ve ekonomik amaçla kullanılanlardan ayırmak için Arapçada “Sahibi olan” anlamına gelen MEMLUK adını veriyorlardı. Zaman içinde Türkler, İranlılar ve Arapları ordudan dolayısıyla da siyasi yaşamda ki egemenliklerinden uzaklaştırdılar. Türkler askeri sınıfı ele geçirerek ve İslam devlet düzeninin askerleşmesiyle, bir egemenlik kurma fırsatı yakaladılar. Bir Türk asker kölesi MS. 868 yılında Mısır’da ilk bağımsız hanedanı kurmuştur. MS. 960 yılında Karahanlılar, hanedan ve halkıyla Müslüman oldular. Aynı dönemdeki Karahanlılar özgür Türk aşiretlerini yönetim altında birleştiği bir Türk devleti kurdular. Gazneliler ise başında bir Türk Generali ve Türk Memluk ordusu olan bir Müslüman devlet idi. Siri Derya’nın ilerisinde Oğuz Türkleri; onların da ilerisinde İrtuş ırmağının yakınlarında ki Kıpçaklar bulunuyordu. Kıpçaklar, Siri Derya’ya kadar ilerleyerek Oğuzları oradan kovdular. Sonra da Güney Rusya’yı aşarak batıya doğru gittiler ve artık Polovesler ve Kumanlar adını alarak, anıldıkları Doğu Avrupa’ya girdiler. Oğuzlar’da İslam topraklarına göç ettiler. Adlarını kendilerine öncülük eden aileden olan Selçuk’lular, bu göç dalğalarının en önemlileriydi. Selçuk Bey ve ailesinin X. Yüzyıl sonlarında Buharaya yerleşerek Müslümanlığı benimsemişlerdir. Selçuklular Gaznelilerden ayrılarak Selçuk Beyin torunları Tuğrul ve Çağrı beyin Türk orduları Horasan’ı ele geçirerek Gazneliler’i yenerek şehirlerini aldılar. Selçuklular İran’lıların ve Araplar’ın yapamadıklarını yaparak Bizans’tan Anadolu’nun büyük bir kısmını aldılar. 1092 yılında 111. Büyük Sultan Melikşah öldükten sonra Oğuzlar arasında iç savaş çıktı. Bu çekişme ve zayıflama döneminde 1096 yılında Haçlılar Levant’a girdiler. Müslüman dünyasında ki dağınıklık, ilk otuz yıl istilacıların işlerini kolaylaştırdı. Çok geçmeden Haçlılar Suriye’den Filisn’e girdiler. Ve Trablus, Edesa (Urfa) Antakya ve Kudüs’ten Latin feodal prenslikler kurdular. 1127 yılında, Selçukluların hizmetindeki Türk Subayı ZENGİ Musul’u ele geçirdi ve daha sonra Kuzey Mezopotamya ile Suriye’de güçlü bir Müslüman devleti kurdu. Oğlu Nureddin, 1154 yılında Şam’ı ele geçirerek Suriye’de tek bir Müslüman gücü oluşturdu. Haçlılar karşına ilk kez çok güçlü bir orduıyla çıktı. Nurettin’nin SALA EL-DİN adındaki Subayı Mısır’a gönderildi. Mısır’da FATMİ HALİFELİĞİNİ lağetti. Bunun yerine Abbasi Halifeliği unvanının yüceliğini yeniden geçerli kıldı. 1174 yılında Nureddin öldükten sonra Elahadin, Suriye’yi ele geçirdi ve ve Haçlılara karşı 1187 deki cihadı hazırladı. İran’lı tarihçi Raşidüddin (1247-1318) Cami el-Tevarib, 1260 yılında Cengiz Han’nın torunu Hülagu, Filistin’de Aynicalüt denen yerde BAYBARS adlıbir Kıpçak Türk’ün, komutasındaki Mısır Memluk ordusu tarafında yenilgiye uğrattı. Baybars ile Rusya’daki Moğol devletinin hanı BERE aralarında ittifak yaptılar . Berke Bağımsızlığını ilan edip Müslüman oldu. İleride Altınordu Hanlığı olarak tanınacak ülkesi, ağırlıkla KIPÇAK TÜRK nüfusa sahip bir İslam devleti olma yolunda ilerliyordu. KAYNAKÇA: Ortadoğu ikibinlik Ortadoğu Tarihi –BERNARD LEWIS –Arkadaş yayınevi 5. baskı Çeviri Selen Y. Kölay Ankara -2007 |
|
|
|