NAMAZDAN SONRA OKUNAN DUALAR


NAMAZDAN SONRA OKUNACAK DUALAR

1. Selâmdan Sonra okunacak Dua

Sahabeden Abdullah ibn Mesûd, Peygamberimizin şu duayı üç defa okuyan kimsenin günahlarının bağışlanacağını söylediğini bildirmiştir:

هيلا بوتا و مويقلا يحلا وه لا هلا ل يذلا ميظعلا للا رفغتسا

okunuşu: “Esteğfirullâhel-āzîmellezî lâ ilâhe illâ hüvel-hayyül-kayyûmü ve etûbü ileyhi.”

Anlamı: “Ulu Allah’tan bağışlanmamı dilerim ki O’n- dan başka ilâh yoktur. O, diridir ve kayyumdur. O’na tövbe ederim.” (Hâkim, Dua, I, 511)

Selâmdan sonra bu duayı üç defa okuyan kimse her gün günahlarına tövbe etmiş olur. Bu duadan sonra,

ماركلاو للاجلا اذ اي تكرابت ملاسلا كنمو ملاسلا تنأ مهللا

okunuşu: “Allahümme entes-selâmü ve minkes- selâmü tebârekte yâ zel-celâli vel-ikrâm.”

Anlamı: “Allah’ım! Sen selâmsın. Selamet de sendendir.
Ey celâl ve ikrâm sâhibi! Sen münezzehsin, sen yücesin” du- asını okumuştur. (Müslim, Mesâcid, 135; Tirmizî, Salât, 224; Ebû Dâvud, Salât, 360 )

Farzın sonunda bu duadan sonra Peygamberimize salât ve selâm getirilir (Allâhümme salli alâ Muhammed denilir). Sonra tesbihâtta bulunulur, e’ûzü besmele çekilir ve ayete’l-kürsî (Bakara sûresinin 255. ayeti) okunur.

2. Tesbihât

Otuz üç defa للا ناحبس “Sübhânellah (Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederim)”,

Otuz üç defa لل دمحلا “Elhamdülillâh (her türlü övgü
Allah’a mahsustur)”,

Otuz üç defa بكأ للا “Allâhü ekber (Allah, en büyük- tür)” denir. Sonra;

ئيش لك ىلع وه و دمحلا هل و كلملا هل هل كيرش ل هدحو للا لا هلال ريدق
okunuşu: “Lâ ilâhe illâllâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr.”

Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur, sadece O vardır. O’nun ortağı yoktur. Mülk O’nundur, her türlü övgü O’na mahsustur, O her şeye gücü yetendir” duası okunur.

Ebu Hüreyre (r.a.), Hz. Peygamberin şöyle buyurdu- ğunu nakletmiştir:

ينثلاثو اثلاث للا دمحو ينثلاثو اثلاث ةلاص لك ربد يف للا حبس نم

هلإ ل ةئملا مامت لاقو نوعست و ةعست كلتف ينثلاثو اثلاث للا بكو ءيش لك ىلع وهو دمحلا هلو كلملا هل هل كيرش ل هدحو للا لإ رحبلا دبز لثم تناك نإو هاياطخ ترفغ ريدق
“Kim her namazdan sonra otuz üç defa sübhânellah, otuz üç defa elhamdülillah, otuz üç defa da Allahu ekber, der
–Bu doksan dokuz eder- ve; “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr; (Allah’tan başka ilâh yoktur; birdir, orta- ğı yoktur. Mülk de O’nundur, hamd de O’nundur. O, her şeye kadirdir) derse; günahları denizin köpüğü kadar da olsa affolunur.” (Müslim, Mesâcid, 146)

Sahabenin fakirleri Hz. Peygambere gelerek;

“Varlık sahipleri yüksek dereceleri ebedî / ölümsüz cenneti alıp gittiler; zira hem bizim gibi namaz kılıyor ve oruç tutu- yorlar, hem de fazla malları ile hac ve umre yapıyorlar, cihad edip sadaka veriyorlar” dediler.

لو مكدعب نم هب نوقبستو مكقبس نم هب نوكردت ائيش مكملعأ لافأ

؟متعنص ام لثم عنص نم لإ مكنم لضفأ دحأ نوكي

Resûlullah; “Size bir şey öğreteyim mi? Onu yaptığınız takdirde sizi geçenlere yetişir ve sizden sonrakileri geride bı- rakırsınız, sizin yaptığınızın aynısını yapmadıkça sizden fa- ziletli olamazlar” buyurdu.

لك ربد نوبكتو نودمحتو نوحبست :لاق !للا لوسراي ىلب اولاق

ةرم ينثاَلثو اثلاث ةلاص

Onlar da “Evet Ey Allah’ın Resûlü” deyince;

“Her namazın arkasından otuz üç defa sübhânellah; otuz üç defa elhamdülillah; otuz üç defa da Allahu ekber, dersiniz” buyurdu. (Müslim, Mesâcid, 142) Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyur- muştur:

ثلاث :ةبوتكم ةلاص لك ربد نهلعاف وأ نهلئاق بيخي ل تابقعم ةيبكت نوثلاثو عبرأو ،ةديمحت َنوُثلاثو ثلاثو ،ةحيبست نوثلاثو
“İnsanı koruyan öyle kelimeler vardır ki, her farz namaz- dan sonra onları söyleyenler yahut onları yapanlar, elleri boş dönmezler: Otuz üç defa sübhânallah, otuz üç defa elhamdü- lillah, otuz dört defa da Allahu ekber.” (Müslim, Mesâcid, 144)

Namaz bittikten sonra bir Müslüman, gönlünden ge- çirdiği şekilde dilek ve temennilerini yüce Allah’a ilete- bilir, bu bir duadır. Bu duada gönül, samimiyet ve ihlas önemlidir. Bazen kelimelere dökülmediği hâlde, gözyaşla- rı ile bezenmiş dualar daha da bir anlam ifade eder. Riya- dan uzak, hürmet ve vakarla yüce Allah’a yalvarma, duanın kabulü için önde gelen şartlardır. Namazlardan sonra Hz. Peygamberden bazı dua örnekleri nakledilir. Bunların dı- şında da bir mü’min istediği biçimde Allah’a duada bulu- nabilir. Ancak örnek olması açısından Hz. Peygamberden bazı dua metinleri nakledeceğiz. Peygamberimizden be- lirli zamanlarda yaptığı nakledilen bu dualar her namazın sonunda yapılabilir.

3. Peygamberimizin Namazdan Sonra okuduğu Dualar

Resûlullah (s.a.s.), teşehhüdden sonra şu duayı okumuştur:

بقلا باذع نم كب ذوعأو منهج باذع نم كب ذوعأ ىنإ مهللا تامملاو ايحملا ةنتف نم كب ذوعأو لاجدلا ةنتف نم كب ذوعأو

okunuşu: “Allahümme innî e’ûzü bike min azâbi cehen- nem.

Ve e’ûzü bike min ‘azâbil-kabri.

Ve e’ûzü bike min fitneti’d-deccâli.

Ve e’ûzü bike min fitneti’l-mahyâ vel-memât.”

Anlamı: “Allah’ım! Ben cehennem azabından Sana sı- ğınırım. Kabir azabından da Sana sığınırım. Deccal fitne- sinden de Sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden de sana sığınırım.” (Ebû Dâvud, Salât, 184)

Sahabeden Muğire b. Şu’be, Resûlullah (s.a.s.)’ın na- mazdan ayrıldığında şöyle duada bulunduğunu nakletmiş- tir:

لك ىلع وهو دمحلا هلو كلملا هل هل كيرش ل هدحو للا لإ هلإ ل عفني لو تعنم امل يطعم لو تيطعأ امل عنام ل مهللا ريدق ءيش دجلا كنم دجلا اذ
okunuşu: “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve ‘ala külli şey’in kadîr.

Allahümme lâ mânia limâ a’tayte ve lâ mu’tıye limâ
mena’te ve lâ yenfeu ze’l-ceddi minke’l-ceddü.”

Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur; birdir, ortağı yoktur. Mülk de O’nundur, hamd de O’nundur. O, her şeye kadirdir.

Allah’ım! Senin verdiğine kimse engel olamaz, vermediği- ni de kimse veremez. Hiçbir iyilik sahibi kendiliğinden faydalı olamaz; zira iyilik sendendir.” (Müslim, Mesâcid, 137)

Abdullah b. Zübeyr (r.a.), her namazdan sonra selâm verince şöyle derdi:

لك ىلع وهو دمحلا هلو كلملا هل هل كيرش ل هدحو للا لإ هلإ ل هايإ لإ دبعن لو * للا لإ هلإ ل للاب لإ ةوق لو لوح ل *ريدق ءيش
هل ينصلخم للا لإ هلإ ل * نسحلا ءانثلا هلو لضفلا هلو ةمعنلا هل نورفاكلا هرك ولو نيدلا
okunuşu: “Lâ ilahe illallâhu vahdehu lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah. Lâ ilâhe illâllahu ve lâ na’büdü illâ iyyâhu lehü’n-ni’metü ve lehül-fadlu ve lehüs- senâul-hasen.

Lâ ilâhe illallâhu muhlisîne lehüd-dîne ve lev kerihel- kâfirûn.”

Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur; birdir, ortağı yoktur. Mülk de O’nundur, hamd de O’nundur. O, her şeye kadirdir. Allah’tan başka kuvvet ve kudret sahibi yoktur. Allah’tan baş- ka ilâh yoktur. Ancak O’na ibadet ederiz. Nimet de O’nundur,

lütuf da. Güzel övgüler de O’nundur. Allah’tan başka ilâh
yoktur. Kâfirlerin hoşuna gitmese de bunu dinde ihlâsla ifade ederiz.” (Müslim, Mesâcid, 139)

Muaz (r.a.) şöyle diyor: Resûlullah (s.a.s.), elimden tuttu; “Ey Muaz, Allah’a yemin ederim ki, seni çok seviyorum! Her namazın ardından şöyle demeyi terk etme” dedi:

كتدابع نسحو كركشو كركذ ىلع ينعأ مهللا

okunuşu: “Allahümme e’ınnî ‘alâ zikrike ve şükrike ve husni ‘ıbâdetike.”

Anlamı: “Allah’ım! Zikrine, şükrüne ve sana güzel iba- dete karşı bana yardım eyle.” (Ebû Davud, Salât, 361)

Resûlullah (s.a.s.), namazın ardından şöyle dua eder-
di:

باذعَ نم كب ذوعأ ينإ مهللا رقفلاو رفكلا نم كب ذوعأ ينإ مهللا بقلا
okunuşu: “Allahümme innî e’ûzü bike minel-küfri vel-fakrı Allahümme innî e’ûzü bike min ‘azâbil-kabri.”

Anlamı: “Allah’ım! Küfürden ve fakirlikten Sana sığı- nırı. Allah’ım kabir azabından da sana sığınırım.” (Ebû Davud, Edeb, 110)

كنيد ىلع ىبلق تبث بولقلا بلقم اي مهللا

okunuşu: “Allâhümme yâ mukallibel-kulûbi, seb-bit kalbî ‘alâ dînike.”

Anlamı: “Ey kalpleri döndüren (kalplere hükmeden)
Allah’ım; benim kalbimi dinin üzerine sabit kıl.” (Tirmizî, Kader, 7)

Peygamberimiz (s.a.s.), sabah namazında selamdan sonra şöyle dua etmiştir:

لابقتم لامعو ابيط اقزرو اعفان املع كلأسأ ينإ مهللا

okunuşu: “Allâhümme innî es’elüke ‘ılmen nâfi’an ve rızkan tayyiben ve ‘amelen mütekabbelen.”

Anlamı: “Allah’ım! Faydalı ilim, helâl rızık ve makbul amel istiyorum.” (İbn Mace, İkameti’s-Salah, 32)

كلأسأو دشرلا ةميزع كلأسأو رملا يف تابثلا كلأسأ ينإ مهللا اميلس ابلقو اقداص اناسل كلأسأو كتدابع نسحو كتمعن ركش امم كرفغتسأو ملعت ام يخ نم كلأسأو ملعت ام رش نم كب ذوعأو بويغلا ملاع تنأ كنإ ملعت
okunuşu: “Allâhümme innî es’elükes-sebâte fil-emri. Ve es’elüke ‘azîmeter-ruşdi.
Ve es’elüke şükra ni’metike ve husne ‘ıbâdetike. Ve es’elüke lisânen sâdikan ve kalben selîmen. Ve e’ûzü bike min şerri mâ ta’lemü.
Ve es’elüke min hayri mâ ta’lemü. Ve esteğfiruke mimmâ ta’lemü. İnneke ente ‘allâmü’l-ğuyûb.”

Anlamı: “Allah’ım! Senden dinde sebat etmemi istiyorum.

Doğrulukta kararlı olmak istiyorum.

Nimetine şükretmek ve ibadetini en güzel biçimde yap- mak istiyorum.

Doğru söyleyen bir dil, sağlıklı ve sana teslim olan bir kalp istiyorum.

Bildiğin her zararlı şeyin şerrinden sana sığınıyorum. Bildiğin her hayırlı şeyi istiyorum.
Bildiğin her günah için bağışlamanı diliyorum. Sen gizli olan şeyleri çok iyi bilensin.” (Tirmizî, De’avât, 23)

4. Salât-ı Münciye

Ülkemizde uzun yıllardır namazlardan sonra okuna gelen “salât-ı münciye” diye anılan dua, Hz. Peygamberden bize ulaşan bir dua örneği değildir. Kur’ân-ı Kerim’deki, Hz. Peygamberimize salât u selâm getirmeyi emreden ayetin emrine uyabilmek için İslâm bilginleri tarafından ihdas edilen bir duadır. Dua metni ve anlamı şöyledir:

اهب انيجنت ةلاص دمحم انديس لا ىلعو دمحم انديس ىلع لص مهللا انرهطتو تاجاحلا عيمج اهب انل ىضقتو تافلاو لاوهلا عيمج نم انغلبتو تاجردلا ىلعا كدنع اهب انعفرتو تائيسلا عيمج نم اهب تامملا دعبو تايحلا ىف تايخلا عيمج نم تاياغلا ىصقا اهب ريدق ئيش لك ىلع كنا
okunuşu: “Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Mu- hammediv ve ‘alâ âli seyyidinâ Muhammedin salâtentüncînâ bihâ min cemî’ıl-ehvâli vel-âfât. Ve takdî lenâ bihâ

cemî’al-hâcât ve tütahhirunâ bihâ min cemî’ıs-seyyiât ve terfe’unâ bihâ ‘ındeke aled-derecât ve tübelliğunâ bihâ aksal-ğâyât. Min cemî’ıl-hayrâti fil-hayâti ve ba’del- memât. İnneke ‘alâ külli şey’in kadîr.”

Anlamı: “Allah’ım! Peygamber (s.a.s.)’e öyle bir salât ve selâm eyle ki, onunla bütün korku ve afetlerden bizi kurta- rırsın. Bütün istek ve arzularımızı yerine getirirsin. Bütün kötülüklerden temizlersin. En yüksek derecelere ve en üst ga- yelere yükseltirsin. Dünyada ve öldükten sonra hayırların her birisine ulaştırırsın.”

5. Namazdan Sonra Türkçe olarak Yapılabilecek Dua

“Allah’ım! Kıldığım namazımı, eksik ve kusurları ile bir- likte kabul eyle.

Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım! Kalbimi dinin ve ita- atin üzere sabit kıl.

Allah’ım! Senden sevgini, seni sevenlerin sevgisini ve sana yakın kılacak her işi sevmeyi bana nasip eyle.

Allah’ım! Bana imanı sevdir ve onu bana güzel göster. Küfürden, fasıklıktan ve isyandan nefret ettir. Beni doğru yolda olanlardan eyle.

Allah’ım! Senden, bildiğim ve bilmediğim, geçmiş ve ge- lecekteki tüm hayırları niyaz ediyorum. Bildiğim ve bilmedi- ğim, geçmiş ve gelecekteki tüm şerlerden de sana sığınıyorum. Senden cenneti ve ona ulaştıracak her türlü söz, fiil ve ameli nasip etmeni diliyorum. Cehennemden ve ona götürecek her türlü söz, fiil ve amelden de sana sığınıyorum.

Allah’ım! Kulun ve elçin Hz.Muhammed ’in senden iste- diği bütün hayırlardan ben de istiyorum. Kulun ve elçin Hz. Muhammed ’in sana sığındığı bütün şerlerden ben de sana sı- ğınıyorum.

Allah’ım! Beni işlerin en güzeline ve ahlâkın en güzeline eriştir. Bunların en güzeline ancak sen eriştirirsin. Kötü iş- lerden ve kötü ahlâktan beni koru. Bu kötülüklerden de beni ancak sen korursun.

Allah’ım! Senden faydalı ilim, bol rızık ve her derdime deva niyaz ediyorum.

Allah’ım! Dinî ve dünyevî hayatım, ailem ve malım için
Senden bereket ve sağlık niyaz ediyorum.

Allah’ım! Senden hidayet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği vermeni niyaz ediyorum.

Allah’ım! Senden Müslüman bir kalp ve doğru söyleyen bir lisan lütfetmeni niyaz ediyorum.

Allah’ım! Senden hayırlar işlemeyi, kötülükleri terk etme- yi, yoksulları sevmeyi, beni bağışlamanı ve bana merhamet etmeni niyaz ediyorum.

Allah’ım! Faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doyma- yan nefisten ve kabul olmayan duadan sana sığınırım.

Allah’ım! Hıyanetten, küfürden, şirkten, İslâm’ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten, münafıklıktan, gösterişten, riya- dan ve kötü ahlâktan sana sığınırım.

Allah’ım! Sıkıntıdan, üzüntüden, acizlikten, tembellikten,
korkaklıktan, cimrilikten, kalp katılığından, gafletten, zillet- ten, meskenetten sana sığınırım.

Allah’ım! Zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığını- rım.

Allah’ım! Günahtan, cehennem azabından, kabir aza- bından, zenginliğin fitnesinden, fakirliğin fitnesinden sana sığınırım.

Allah’ım! Çekilmez belalardan, isyana düşmekten, görül- mez kazadan ve düşmanları sevindirecek musibetlerden sana sığınırım.

Allah’ım! Verdiğin nimetlerin son bulmasından, verdiğin sağlık ve afiyetin gitmesinden, azabının ansızın gelmesinden ve her türlü gazabından sana sığınırım.
Allah’ım! Günahlardan ve masiyetlerden sana sığınırım. Allah’ım! Gün içinde, geceleyin ve her an gelebilecek kötü-
lüklerden, kötü arkadaştan, kötü komşudan sana sığınırım.

Allah’ım! Kalbimi nifaktan, amelimi riyadan, dilimi ya- landan, gözümü hıyanetten temizle. Çünkü sen gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin sakladıklarını bilirsin.

Allah’ım! Hayatta kaldığım sürece masiyetleri terk etmem konusunda bana yardım et! Sıkıntılara düşmemem konusun- da da bana yardım et!

Allah’ım! Ayıplarımı ört, korktuklarımdan emin eyle. Beni önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden gelebilecek her türlü tehlikeye karşı muhafaza buyur.

Allah’ım! Sıhhat, iffet, emanet, güzel ahlâk ve takdire rıza istiyorum.

Allah’ım! Bedenime, kulağıma, gözüme, bedenime sağlık ve afiyet ver.

Allah’ım! İşlediğim tüm günahlarımı bağışla. Ömrümün geriye kalan kısmında beni günah işlemekten muhafaza bu- yur. Bana razı olacağın tertemiz işler yapmayı nasip eyle.

Allah’ım! Beni göz açıp kapayacak kadar bile nefsime bı- rakma.

Allah’ım! Bana öğrettiklerinden yararlanmamı nasip eyle, bana faydalı olacak şeyleri öğret ve yarar sağlayacak ilim lütfeyle.

Allah’ım! İlmimi artır. Beni hidayete ulaştırdıktan sonra kalbimi eğriltme. Bana rahmetinden lütfet. Muhakkak ki sen çok lütufkârsın.

Allah’ım! Bana lütfettiğin rızkı bereketli kıl ve beni kanaatkâr eyle.

Allah’ım! Bana takva ver ve beni arındır. En iyi arındı- ran sensin. Sen benim yardımcım ve mevlamsın.

Allah’ım! Günahımı bağışla, rızkımı bollaştır ve verdiğin rızkı hakkımda bereketli kıl.

Allah’ım! Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle. Bizi dünya perişanlığından ve Ahiret azabından koru.”

6. Namazda okunan Bazı Kısa Sûreler

okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmânir-Rahîm. Elhamdülillâhi Rabbil-‘âlemîn. Er-Rahmânir-Rahîm. Mâliki yevmid-dîn. İyyâke na’büdü ve iyyâke neste’în. İhdine’s sırâtal-müstekîm. Sırâtallezîne en’amte ‘aleyhim ğayril-meğdûbi ‘aley- him ve led-dâllîn.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Hamd, âlemlerin Rabbi, Allah’a mahsustur. Hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki. Rahmân, Rahîm, (Allah’ım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yar- dım dileriz. Bizi doğru yola, ilet. Kendilerine nimet verdik- lerinin yoluna (ilet), gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.”

okunuşu: “Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm. Vel-‘asr. İnnel-insâne lefî husr. İllellezîne âmenû ve ‘amilüs-sâlihâti ve tevâsav bil- hakkı ve tevâsav bis-sabr.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. (On- lar ziyanda değillerdir).”

okunuşu: “Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm. Elemtera keyfe fe’ale Rabbüke bi-ashâbil-fîl. Elem yec’al keydehüm fî tadlîl. Ve ersele ‘aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim bi-hıcâratin min siccîl. Fece’alehüm ke’asfin me’kûl.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi? On- ların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?Üzerlerine balçıktan pi- şirilmiş taşlar atan sürü sürü kuşlar gönderdi. Nihayet onları yenilmiş ekin yaprakları hâline getirdi..”

okunuşu: “

Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm

Li îlâfi kurayş. Îlâfihim rihleteş-şitâi ves-sayf. Felya’büdû Rabbe hâzel-beyt. Ellezî et’amehüm min cû’ıvve âmenehüm min havf.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Kureyş’i ısındırıp alıştırdığı; onları kışın (Yemen’e) ve yazın (Şam’a) yaptıkları yolculuğa ısındırıp alıştırdığı için, Kureyş, kendilerini besleyip açlıklarını gideren ve onları kor- kudan emin kılan bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin.”

okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. Eraeytellezî yükezzibü bi’d-dîn. Fezâlikel-lezî yedü’ ’ul-yetîm. Ve lâ yehuddu ‘alâ ta’âmil-miskîn. Feveylün lil-müsallîn. Ellezînehüm ‘an salâtihim sâhûn. Ellezînehüm yürâûn. Ve yemne’ûne’l-mâûn.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını cid- diye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.”

okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. İnnâ a’taynâ ke’l-kevser. Fesalli li-Rabbike ve’nhar. İnne şâni’eke hüve’l-ebter.”
Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik. O hâlde, Rabbin için
namaz kıl, kurban kes. Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir.”

okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. Kul yâ eyyühel-kâfirûn. Lâ a’büdü mâ ta’büdûn. Ve lâ entüm ‘âbidûne mâ a’büd. Velâ ene ‘âbidüm mâ ‘abettüm. Velâ entüm ‘âbidûne mâ a’büd. Leküm dînüküm veliye dîn.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

De ki: Ey kâfirler! Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem. Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz. Ben de sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim. Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de banadır.”

okunuşu: “Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm. İzâ câe nasrullâhi vel-fethu. Ve raeyten-nâse yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ. Fe sebbih bi-hamdi Rabbike vestağfirhu innehû kâne tevvâbâ.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Allah’ın yardımı ve fetih (Mekke fethi) geldiğinde ve insanların bölük bölük Allah’ın dinine girdiğini gördüğünde, Rabbine hamd ederek tespihte bulun (O’nu yücelt) ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.”

okunuşu: “Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm. Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb. Mâ ağnâ ‘anhü mâlühû ve mâ keseb. Seyaslâ nâran zâte leheb. Vemraetühû hammâletel-hatab. Fî cîdihâ hablün min mesed.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu. Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı. O, bir alevli ateşe girecektir. Boynunda bükülmüş hurma liflerinden bir ip olduğu hâlde sırtında odun taşıyarak karısı da (o ateşe girecektir).”

okunuşu: “Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm. Kul hüvallâhü ahad. Allâhüs-samed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ahad.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

“De ki: O Allah tektir. Allah, sameddir (her şey O’na muhtaçtır, O hiçbir şeye muhtaç değildir). O’ndan çocuk olmamıştır (kimsenin babası değildir.) Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir.) Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.”

okunuşu: “Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm.

Kul e’ûzü bi-Rabbil-felak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğâsikın izâ vekab. Ve min şerrin-neffâsâti fil-‘ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”

﴾6﴿ سانلاو ةنجلا نم okunuşu: “Bismillâhir-Rahmânir-Rahîm. Kul e’ûzü bi-Rabbin-nâs. Melikin-nâs. İlâhin-nâs. Min şerril-vesvâsil-hânnâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrin-nâs. Minel-cinneti ven-nâs.”

Anlamı: “Rahman Rahim Allah’ın adı ile.

De ki: Cinlerden ve insanlardan olup, insanların kalple- rine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanla- rın Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığı- nırım.”

7. camiye Girip Çıkarken
Cami, Müslümanların toplu olarak ibadet ettikleri ma- bettir. Mabedin varlığı, ilk insana kadar dayandırılmakta- dır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de insanlar için inşa edilen ilk mabedin Kâbe olduğu bildirilmektedir. (Âl-i İmrân, 3/96) Onun ilk bânisinin Hz. Âdem olduğu rivayetleri vardır. (bk. DİA, Cami maddesi)

Namazların kılındığı, Allah’ın zikredildiği camilerin, manevî bir atmosfere sahip olduğu bir gerçektir. Cami- ler, Müslümanların âdeta ortak evi konumundadır. Böylesi önemli bir işleve sahip camilere girerken, çıkarken ve orada bulunurken bazı kurallara uymak; bu mekânların nezaket ve nezahetine mani olacak, saygınlığını zedeleyecek söz ve davranışlardan uzak durmak gerekir. Ayrıca böylesi kutsal mekânlara girerken ve çıkarken, Peygamberimizden nak- ledilen dua örneklerini okumak önem arz etmektedir.

Peygamberimiz (s.a.s.) camiye girerken;

كتمحر باوبأ ىل حتفاو ىبونذ ىل رفغا بر “Rabbiğfirlî zünûbî veftah lî ebvâbe rahmetike “Rabbim! Günahımı affet, rahmet kapılarını bana aç”
diye dua eder, camiden çıkarken ise,

كلضف باوبأ ىل حتفاو ىبونذ ىل رفغا بر

“Rabbiğfirlî zünûbî veftah lî ebvâbe fadlike

“Rabbim! Günahımı affet, lütuf kapılarını benim için aç”
diye dua ederdi. (Tirmizî, Salât, 231)

Camiye sağ ayakla eûzü besmele çekilerek ve yukarıdaki dua okunarak girilir, kerahet vakti değilse iki rekat namaz kılınır, vaaz ediliyorsa veya Kur’ân okunuyorsa sessizce dinlenir. Camiden sol ayakla ve yukarıda zikredilen dua okunarak çıkılır.

8. cenaze Namazında

Allah’ı hamd, sena ve zikir, Peygambere salât ve selâm, mü’mine dua ve rahmet olan cenâze namazı, farz-ı kifaye- dir; yalnız bir erkeğin veya bir kadının bu namazı kılma- sıyla farz yerine getirilmiş olur.

Cenâze namazı rükû ve secdesi olmayan bir namazdır; rükünleri kıyam ve tekbirlerdir. Cenâze namazında iftitah tekbirinden başka, üç tekbir daha bulunmaktadır. Selâm vermek vaciptir. Sünnetleri ise, Allâh’a hamd ve senâ et- mek, Resûlullah’a salât ve selâm getirmek, hem ölüye hem de müslümanlara dua etmekten ibarettir.

Cenâze namazında taharet, kıbleye yönelmek, setr-i avret ve niyet gibi şartlara riayet edilir. Namazı kılınacak cenâzenin Müslüman olması, yıkanıp kefenlenmiş olması, cemaatin önünde sabit bir yere konmuş olması, bedeninin tamamı veya yarıdan fazlası, yahut başı ile birlikte en az yarısının bulunması gerekir. Canlı olarak doğan çocuk yıkanır ve cenâze namazı kılınır. Birkaç cenâze bir araya gel-

miş olursa, bunların namazlarının ayrı ayrı kılınması daha iyidir. Bununla birlikte, hepsine birden bir namaz kılmak da yeterli olur.

Cenâzeye karşı ve kıbleye yönelik olarak saf bağlanır ve niyet edilir. İmam tekbir alarak ellerini bağlar; cemaat da tekbir alarak ellerini bağlar. Tekbirden sonra imam ve cemaat içlerinden “ve celle senâüke” cümlesiyle birlikte “Sübhâneke” duasını okurlar. Ardından imam ellerini kal- dırmadan tekbir alır, cemaat da içinden tekbir alır ve hepsi içlerinden “Salli ve Bârik dualarını” okur. Tekrar aynı şe- kilde tekbir alırlar ve bilenler cenâze duasını, bilmeyenler de dua niyetiyle “Fâtiha” sûresini veya başka bir dua okur. Daha sonra yine aynı şekilde tekbir alınır ve arkasından sağa ve sola selam verilir. Böylece namaz tamamlanmış olur.

Peygamberimiz (s.a.s.), cenaze namazı kıldığında şöyle dua etmiştir:

انيبكو انيغصو انبئ اغو اندهاشو انتيمو انيحل رفغا مهللا هتيفوت نمو ملاسلا ىلع هيحاف انم هتييحا نم مهللا ناثناو انركذو هدعب انلضت لو هرجأ انمرحت ل مهللا ناميلا ىلع انفوتف انم
okunuşu: “Allâhümmeğfir lihayyinâ ve meyyitinâ ve şâhidinâ ve gâibinâ ve sağîrinâ ve kebîrinâ ve zekerinâ ve ünsânâ.

Allâhümme men ahyeytehû minnâ feahyihî ‘alel- İslâmi ve men teveffeytenâ minnâ feteveffehû ‘alel-îmâni.Allahümme lâ tahrimnâ ecrahû ve lâ tudillenâ

ba’dehû.”

Anlamı: “Allah’ım! Dirilerimizi, ölülerimizi, mevcut olanlarımızı, burada bulunmayanlarımızı, büyüklerimizi, küçüklerimizi, erkeklerimizi ve kadınlarımızı bağışla.

Allah’ım! Bizden yaşattıklarını İslâm üzere yaşat, bizden öldürdüklerini de iman üzere öldür.

Allah’ım! Bizi onun sevabından mahrum etme. Ondan sonra bizi hak yoldan saptırma.” (Tirmizî, Cenaiz, 37; Ebû Davud, Ce- naiz, 60; İbn Mâce, Cenaiz, 23)

Hadislerden mülhem ancak bazı ziyadelerle ilmihal kitaplarında cenaze namazı duası şu şekildedir:

انركذو انيغصو انيبكو انبئآغو اندهاشو انتيمو انيحل رفغا مهللا انم هتيفوت نمو ملاسلا ىلع هيحاف انم هتييحا نم مهللا اناثناو ةمحرلاو ةحارلاو حورلاب تيملا اذه صخو ناميلا ىلع انفوتف
ناك ناو هناسحا ىف دزف انسحم ناك نا مهللا ناوضرلاو ةرفغملاو كتمحرب ىفلزلاو ةماركلاو ىرشبلاو نملا هقلو هنع زواجتف ائيسم ينمحارلا محرا اي
okunuşu: “Allâhümmeğfir lihayyinâ ve meyyitinâ ve şâhidinâ ve gâibinâ ve kebîrinâ ve sağîrinâ ve zekerinâ ve ünsânâ.

Allâhümme men ahyeytehû minnâ feahyihî ‘alel-İslâmi ve men teveffeytehû minnâ feteveffenâ ‘alel-îmâni ve hussa hâzel-meyyite (cenaze kadın ise “hâzihil-meyyite” denir) bir-ravhi ver-râhati ver-rahmeti vel-mağfireti ver-rıdvân. Allâhümme in kâne muhsinen fezid fî ihsânihî ve in kâne müsîen fetecâvez anhü (cenaze kadın ise “in kânet muhsineten fezid fî ihsânihâ ve in kânet müsîeten fetecâvez anhâ ve lakkıhe’l-emne” denir) ve lakkıhil-emne vel-büşrâ vel-kerâmete vez-zülfâ birahmetike yâ erhamer- râhimîn.”

Anlamı: “Allah’ım! Bizim dirilerimizi, ölülerimizi, hâzır ve gâib olanlarımızı, büyüklerimizi ve küçüklerimizi, erkek- lerimizi ve kadınlarımızı af ve mağfiret buyur.

Allah’ım! Bizden yaşattıklarını İslâm üzere yaşat. Bizden öldürdüklerini iman üzere öldür. Bilhassa bu ölüye kolaylık, rahatlık ve mağfiret eyle, ondan razı ol.

Allah’ım! Eğer bu ölü, iyi ameller işlemiş ise ihsanını ar- tır, kötü ameller işlemiş ise affet.

Ey merhametlilerin en merhametlisi Allah’ım! Kendisine güven, müjde, kerâmet ve yakınlık nasip eyle.”

9. İstihare İçin Kılınan Namaz Duası

Sözlükte hayır ve iyilik istemek, bir şey hakkında hayır talep etmek anlamlarına gelen istihâre, bir kimsenin yapma- yı istediği bir şeyin kendisi için hayırlı olup-olmayacağını Allâh’ın kendisine bildirmesi maksadıyla yatmadan önce iki rek’at namaz kılarak Allâh’a dua etmesidir. İnsanlar, bazen kendileri için önemli bir karar verecekleri veya bir seçim yapacağı zaman dünya ve ahiret bakımından ken- dileri için hangisinin daha hayırlı olacağını kestiremezler. Bunu anlayabilmek için istihâre ederler ve Allah’tan yar- dım dilerler. Bu bakımdan istihâre, bir bakıma yapılacak işin hayırlı olmasını; hayırlı ise gerçekleşmesini Allâh’tan dilemek ve O’ndan tercih konusunda yardım istemek de- mektir.

İstihâre namazı menduptur. Namazın birinci reka- tında Fâtiha’dan sonra Kâfirûn sûresi; ikinci rekatında Fâtiha’dan sonra İhlas sûresi okunur. Namazdan sonra istihâre duası yapılır. Resûlullah (s.a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Sizden birinize bir iş hakkında tereddüt ve üzüntü çöktüğü zaman farz namazlarından başka olarak iki rekat namaz kılsın, sonra şöyle duada bulunsun:

نم كلأسأو كتردقب كردقتسأو كملعب كيختسأ ينإ مهللا ملاع تنأو ملعأ لو ملعتو ردقأ لو ردقت كنإف ميظعلا كلضف بويغلا

ةبقاعو يتشيعمو ينيد يف يل يخ رملا اذه نأ ملعت تنك نإ مهللا يل رش رملا اذه نأ ملعت تنك نإو هيف يل كراب مث يل هرسيف يرمأ ردقاو هنع ينفرصاو ينع هفرصاف يرمأ ةبقاعو يتشيعمو ينيد يف هب ينضرأ مث ناك ثيح يخلا يل
okunuşu: “Allâhümme innî estehîrüke bi-‘ılmike ve estakdirüke bi-kudretike ve es’elüke min fadlikel-‘azîm. Fe-inneke takdiru ve lâ akdiru ve ta’lemü ve lâ a’lemü ve ente ‘allâmül-ğuyûb.

Allahümme in künte ta’lemu enne hâzel-emre hayrun lî fî dînî ve me’îşetî ve ‘âkıbeti emrî fe yessirhü lî. Sümme bârik lî fîh. Ve in künte ta’lemü enne hâzel-emre şerrun lî fî dînî ve me’îşetî ve ‘âkıbeti emrî, fa’srifhü ‘annî vasrifnî ‘anhü vakdir liyel-hayra haysü kâne. Sümme ardınî bihî.”

Anlamı: “Ey Allah’ım! Senin ilmine güvenerek senden hakkımda hayırlısını istiyorum ve kudretine sığınarak senden kudret istiyorum ve senin sınırsız lütfundan bana ihsan et- meni istiyorum; çünkü sen, her şeye kadirsin, ben bir şeye kadir değilim. Sen bilirsin, ben bilmem, Sen bilinmeyenleri bilir- sin.

Allah’ım! Senin ezelî ilminde, yapmayı düşündüğüm bu iş
benim dinim ve dünyam ve geleceğim açısından hayırlı ola- caksa, bu işi benim hakkımda takdir buyur, onu bana kolay- laştır, uğurlu ve bereketli eyle. Eğer bu iş senin ezelî ilminde, benim dinim ve hayatım hakkında ve işimin akıbeti hakkında
-erken veya geç olmasında- şerli ise onu benden geri çevir, beni de ondan vazgeçir ve benim için nerede olursa olsun yalnızca hayırlı olanı takdîr et, sonra beni ona râzı kıl.” (Tirmizî, Salât, 349;
Buharî, De’avât, 48;)

Peygamberimizin öğrettiği duanın anlamından da an- laşılacağı gibi istihâre, bir bakıma yapılacak işin hayırlı ol- masını veya hayırlı ise gerçekleşmesini Allah’tan dilemek ve O’na danışmak demektir. İstihâre yapmak isteyen kişi, kalbinden her şeyi atarak ve kalbini bütünüyle bu işe teksif ederek iki rekat namaz kılmalı, ardından Peygamberimi- zin öğrettiği bu duayı yapmalıdır. Samimi olarak yapıldığı takdirde, Allah’ın hayırlısını lütfedeceğine ümit bağlanır.

İbadet ve sevap işlemek gibi iyi olduğu, haram ve gü- nah gibi kötü olduğu bilinen şeylerde istihare yapılmaz. İstihâre, yapılmasının doğru olup-olmadığında tereddüt edilen şeylerde yapılır ve üç veya yedi geceye kadar devam edilebilir. İstihâreden sonra, insanın gönlüne bir açıklık

gelir ve ilk defa kalbe doğan şeyin hayırlı olduğu kabul edilerek ona göre hareket edilir. Çeşitli nedenlerle istihare namazının kılınamaması hâlinde, sadece duası okunmakla yetinilir.

10. Hacet İçin Kılınan Namaz Duası

İnsanlar, hayatları boyunca birçok şeye ihtiyaç duyar- lar, birçok şeye kavuşmayı arzu ederler. Dünyalık veya ahi- retlik bir isteği ve dileği bulunan, bir şeye ihtiyaç duyan kimse, ihtiyaçlarını karşılamak veya arzularına ulaşmak için öncelikle onlara götürecek sebeplere tutunmalı, ayrıca bunların gerçekleşmesi için Allah’tan yardım istemelidir. Peygamberimiz (s.a.s.), bu hususta şöyle buyurmuştur:

“Kimin, Allah’tan veya insanlardan bir dileği varsa, şart- larına uygun güzel bir abdest alsın, sonra iki rekat namaz kılsın, sonra da Allah’a sena etsin, Allah’ın Resûlüne salât ve selâm getirsin. Daha sonra şöyle dua etsin:

ميركلا ميلحلا للا لإ هلإ ل

ينملاعلا بر لل دمحلا ميظعلا شرعلا بر ناحبس

رب لك نم ةمينغلاو كترفغم مئازعو كتمحر تابجوم كلأسأ لو هتجرف لإ امه لو هترفغ لإ ابنذ يل عدت ل مثإ لك نم ةملاسلاو ينمحارلا محرأ اي اهتيضق لإ اضر كل يه ةجاح
okunuşu: “Lâ ilâhe illallâhul-halîmül-kerîm. Sübhâne rabbil-arşil-‘azîmil-hamdü lillâhi Rabbil- ‘âlemîn. Es’elüke mûcibâti rahmetike ve ‘azâime mağfira-

tike vel-ğanîmete min külli birrin ves-selâmete min külli ismin. Lâ tedağ lî zenben illâ ğafertehû velâ hemmen illâ ferractehû velâ hâceten hiye leke ridan illâ kadaytehâ yâ erhamer-râhimîn.”

Anlamı: “Kerim ve Halîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur.

Yüce Arş’ın Rabbi olan Allah, her türlü noksanlıktan mü- nezzehtir. Âlemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun.

Allah’ım! Rahmetini gerektiren şeyleri, kesin affını, her iyiliği elde etmeyi, her günahtan uzak olmayı senden dilerim.

Ey merhametlilerin en merhametlisi! Affetmediğin hiçbir günah, feraha çevirmediğin hiçbir tasa, senin razı olduğun şeylerden karşılamadığın hiçbir ihtiyaç ile beni baş başa bı- rakma.” (Tirmizî, Salât, 343)

11. Teheccüd Namazına Kalkınca

Yatsı namazından sonra, daha uyumadan veya çok az bir miktar uyuduktan sonra kalkıp kılınacak nâfile namaza “gece namazı (salâtü’l-leyl)” denir. Bir süre uyuduktan son- ra, gecenin yarısından imsâk vaktine kadar kalkılıp kılınır- sa, bu namaza “teheccüd” denir.

Teheccüd namazı, iki, dört, altı ve sekiz rekât olarak kı- lınır. Her iki rekâtta bir selâm verilmesi daha faziletlidir.

Teheccüd namazı, Peygamberimiz (s.a.s) için farz idi. Farz oluşu şu ayete dayanır:

“Ey Muhammed! Gecenin bir bölümünde uyanıp, sırf sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere, teheccüd namazı kıl. Rabbinin seni Makam-ı Mahmud ’a göndereceğini ümit edebilirsin.” (İsrâ, 17/79)

Teheccüd namazına diğer mü’minler de teşvik edil- miştir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz,

“Her kim geceleyin uyanır, hanımını da uyandırır ve iki rekat namaz kılarsa, Allah’ı çok zikreden erkekler ile kadın- lardan yazılırlar” buyurmuştur. (Ebû Davud, Salât, 307)

Peygamberimiz (s.a.s.), teheccüd namazı kılmak üzere geceleyin kalkınca şu duayı okumuştur:

كلو نهيف نمو ضرلاو تاومسلا ميق تنأ ،دمحلا كل انبر مهللا رون تنأ دمحلا كلو نهيف نمو ضرلاو تاومسلا كلم كل دمحلا قحلا كدعوو قحلا تنأ دمحلا كلو نهيف نمو ضرلاو تاومسلا ةعاسلاو ،قح دمحمو قح رانلاو قح ةنجلاو قح كلوقو قح كؤاقلو قح

كبو تبنأ كيلإو تلكوت كيلعو تنما كبو تملسأ كل مهللا تررسأ امو ترخأ امو تمدق ام يل رفغاف تمكاح كيلإو تمصاخ تنأ لإ هلإ ل رخؤملا تنأو مدقملا تنأ تنلعأ امو
okunuşu: “Allahümme Rabbenâ lekel-hamdü ente kayyimüs-semâvâti vel-ardi ve men fîhinne. Ve leke’l- hamdü. Leke mülküs-semâvâti vel-ardı ve men fîhinne ve lekel-hamdü ente nûrus-semâvâti vel-ardi ve men fîhinne ve lekel-hamdü, entel-hakku ve va’dükel-hakku ve likâ’üke hakkun ve kavlüke hakkun vel-cennetü hakkun ven-nârü hakkun ve Muhammedün hakkun ves-sâatü hakkun.

Allahümme leke eslemtü ve bike âmentü ve ‘aley-
ke tevekkeltü ve ileyke enebtü ve bike hâsamtü ve ileyke hâkemtü, fağfir lî mâ kaddemtü ve mâ ahhartü ve mâ esrartü ve a’lentü entel-mukaddimü ve entel-muahhiru lâ ilâhe illâ ente.”

Anlamı: “Allah’ım! Hamd sanadır! Sen bütün gökleri, yeri ve onlardakileri ayakta tutansın. Hamd sana mahsustur. Göklerin, yerin ve onlarda bulunanların maliki Sensin. Hamd sana mahsustur. Sen göklerin, yerin ve onlarda ne varsa hep- sinin nûrusun. Hamd Sana mahsustur. Sen Hakk’sın. Senin va’din de hak, sana kavuşmak da hak, sözün de hak, cennet de hak, cehennem de hak, peygamberler de hak, Muhammed de hak, kıyamet saati de hak.

Allah’ım! Sana teslîm oldum, Sana îmân ettim, Sana te- vekkül ettim ve Sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele ettim ve neticede ancak seni hakem ola- rak kabul ettim, benim evvelki yaptıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da, açık yaptıklarımı da mağfiret et. Öne alan da sensin, geriye bırakan da sensin. Senden başka ilâh yoktur.” (Buhârî, Teheccüd, 1; Tirmizî, De’avât 29)

12. Tilavet Secdesi Duası

Tilavet secdesi; Kur’ân’da on dört yerde geçen secde ayetlerinin okunması veya işitilmesi hâlinde yapılan sec- deye denir. Hanefîlere göre vacip, Şafiî ve Hanbelî’lere göre sünnet-i müekkededir. Bir mecliste, aynı secde ayeti birden fazla okunursa bir secde yapmak yeterlidir.

Namaz dışında secde ayetini okuyan veya secde ayetini işiten kişi, tilâvet secdesine niyet ederek tekbir alır ve sec- deye gider. Üç defa “sübhâne rabbiyel-a’lâ” dedikten sonra

tekbir alarak secdeden kalkar ve

يصملا كيلإو انبر كنارفغ انعطأو انعمس

okunuşu: “Semi’nâ ve ata’nâ ğufrâneke rabbenâ ve ileyke’l-masîr.”

Anlamı: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden ba- ğışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.” (Bakara, 2/285) der.

13. Arefe Günü ve Kandil Gecelerinde

Yüce Allah’ın af ve merhametine sığınarak günahlar- dan arınma, ilâhî lütuf ve bereketlere erişebilme hemen her mü’minin temel gayesidir. İşte mübarek gün ve geceler, bu gayeye erişme imkânı veren müstesna zaman dilimle- ridir. Bu tür gün ve geceler, bireysel ve toplumsal hayatı- mızı olumlu yönde etkileyen, rahmet ve duygu yüklü anlar oluşuyla da büyük bir önem arz etmektedirler. Bu kutlu anlarda, dinî ve sosyal hayatımıza farklı bir perspektiften bakarak olumlu ve olumsuz yönlerimizi yeniden gözden geçirme imkânını elde ederiz.

Akıp giden zamanın önemli durakları olan ve ecdadı- mızın ayrı bir değer verdiği kandiller, öze dönüşün, yüce Yaratanımıza gönülden dua ve niyazda bulunmanın, kir- lenen gönüllerimizi arındırmanın, kısaca kendimizi bulma ve bilmenin, nefsin yanıltıcı arzu ve isteklerinden kurtulu- şun en güzel anlarıdır. Yüce Rabbimiz, bu tür gün ve ge- celerde Peygamberimizin ifadesiyle kendisine huşû içinde yönelen kullarına rahmetini bol bol indirmekte, rızık ve şifâ kapılarını sonuna kadar açarak, bizleri sınırsız ikramlarına davet etmektedir. (İbn Mâce, İkâmetü’s-Salât, 191) Bu itibarla,

her mü’minin dua ve niyazda bulunması gerekir.

Kandillere özgü bir ibadet biçimi yoktur. Ancak bu ge- celeri idrak eden mü’min bu gecelerde nafile veya kaza na- mazı kılar, Allah’ı tesbih eder, Kur’ân okur, dua ve niyazda bulunur. Peygamberimiz (s.a.s.); “Duaların en faziletlisi, arefe günü yapılan duadır. Ben ve benden önceki peygamber- lerin söyledikleri en faziletli söz,

دمحلا هلو ،كلملا هل ،هل كيرش ل هدحو للا لإ هلإ ل ريدق ئيش لك ىلع وهو
okunuşu: “Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh,
lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey’in kadîr.”

Anlamı: “Allah’tan başka ilâh yoktur, O tektir, O’nun ortağı yoktur, mülk O’nundur, hamd O’na aittir. O, her şeye kâdirdir” sözüdür buyurmuştur. (Tirmizî, De’avât, 126 )

Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü, şayet Ka- dir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim?” dedim. Şu duayı okumamı söyledi:

ىنع فعاف وفعلا بحت وفع كنإ مهللا

okunuşu: Allahümme inneke ‘afüvvün, tuhibbul-
‘afve fa’fü ‘annî

Anlamı: “Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni af- fet.” (Tirmizî, De’avât, 85)

Bu itibarla kadir, miraç, regaib, berat ve mevlit gece-
lerinde bu dua yapılabileceği gibi mü’min istediği duayı yapabilir.

14. İftâr (oruç Açma) Duası

Hz. Peygamber, iftar edeceği zaman şöyle dua ederdi:

ترطفأ كقزر ىلعو تمص كل مهللا

okunuşu: Allahümme leke sumtü ve ‘alâ rızkıke ef- tartü

Anlamı: “Allah’ım senin rızân için oruç tuttum. Senin rızkınla orucumu açıyorum.” (Ebû Davud, Savm, 22)

15. cuma ve Bayram Hutbeleri İle İlgili Dualar

Cuma gününün özelliklerinden biri ve en önde gele- ni Cuma namazıdır. Cuma namazı hicret esnasında farz kılınmıştır. Peygamberimiz ilk Cuma namazını, Ranûna vadisinde kıldırmıştır. Yüce Allah; “Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağırıldığınızda, alışverişi bırakıp Allah’ı anmaya koşun. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.” (Cum’a, 62/9) buyurmaktadır.

Cuma namazı, farz namazlardan olup, Cuma günü öğle namazı vaktinde kılınır. Cumanın farzı iki rekattır. Hanefîlere göre farzdan önce dört ve sonra da dört rekat sünnet kılınır. Cuma namazının özelliklerinden birisi de namazdan önce hutbe okunmasıdır.

Hutbe, Cuma ve bayram günleri camilerde imamlar tarafından cemaate dînî bilgilerin verildiği en önemli bir hitabedir. Hitabette bulunan imama “hatîb” denir.

Hutbe, önemsiz ve gelişi güzel söylenen sözlerden iba-
ret bir konuşma değildir. Müslümanlara Cuma namazı farz olduğu gibi, hutbe okunurken camide bulunan kişi- nin Cuma hutbesini dinlemesi de farzdır. Hutbenin rük- nü, Allah’ı zikretmektir. Bununla birlikte hutbenin vacip ve sünnetleri de vardır. Hutbe genel anlamda herhangi bir konuşma ve hitabetten farklıdır. Hem mahiyet hem de bir ibadet olması nedeniyle cemaatin ona vermiş olduğu önem ve onun karşısında takınmış olduğu tavır apayrıdır.

Cuma ve bayram hutbelerinde hatîp, güncel dînî ko- nularda cemaatin ihtiyaç duyduğu bilgiler verir. Cemaati fikren ve manen geleceğe hazırlar, mevcut veya olabilecek olumsuzluklara karşı uyarır.

Hutbede, cuma ve bayram günleri ibadet maksadıyla camiye toplanan topluluğa dînî, millî ve ahlâkî konularda bilgi verilmiş olması yaygın eğitim açısından da önem arz eder.

Hutbe bir ibâdet olduğuna göre; hatipler, onun bu özelliğini zedeleyici olmaktan şiddetle kaçınmalıdırlar. İslâm’ın en önemli gayesi insanları mutlu kılmaktır. Hut- be her yönü ile bu gayeye hizmet edici vasıfta olmalıdır. İnsanlara dünya ve ahiret mutluluğunu sunmak için ya- pılacak telkin ve tavsiyeler, Müslümanlar arasında huzur- suzluğa vesile olmamalıdır. Hakkı tebliğ, fitneye ve huzur- suzluğa meydan verilmeden, dinî kurallara uygun olarak yapılmalıdır.

Camide hutbenin okunduğu yere “minber” denir. Hut- be okumak için minbere çıkış ve inişlerde, konuşma öncesive sonrasında okunacak dualar vardır.

a) Hatip minbere çıkmadan basamakların önünde du- rarak ellerini açar ve şu duayı okur:

و كلضف نئازخ انيلع رسي و كتمحر باوبا انيلع حتفا مهللا ينمحارلا محرا اي و ينمركلا مركا اي كمرك
“Ey cömertlerin en cömerdi ve ey merhametlilerin en mer- hametlisi olan Allah’ım! Bize rahmet kapılarını aç; iyilik ve kereminin hazinelerine ulaşmamızı bize kolaylaştır.”

Dua bitince ellerini yüzüne sürer ve sağ ayağı ile ilk basamağa adımını atar, sol ayağını onun yanına almak su- retiyle bu şekilde üçüncü basamağa kadar çıkar.

b) Üçüncü basamakta durarak şu duayı okur:

اوهقفي ىناسل نم ةدقع للحاو ىرما ىل رسيو ىردص ىل حرشا بر بر ثيداحلا ليوأت نم ىنتملعو كلملا نم ىنتيتا دق بر ىلوق ينحلاصلاب ىنقحلأو امهفو املع ىندز
“Rabbim! Gönlüme ferahlık ver. İşimi kolaylaştır. Dilim- deki tutukluğu çöz ki sözümü anlasınlar. Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Rab- bim! İlmimi ve anlayışımı artır ve beni sâlihlerden eyle.”

Dua bitince ellerini yüzüne sürer ve aynı şekilde ye- dinci basamağa çıkar.

c) Yedinci basamakta da ellerini açarak şu duayı okur:

ىناكمب سيل ناكملا اذهو ىنأشب سيل نأشلا اذه مهللا

ينلسرملاو ءايبنلا عيمج ىلع ملاسو ىنم هلبقتو ىرما رسي مهللا

ينملاعلا بر لل دمحلاو

“Allah’ım! Bu şerefi ben elde etmedim, sen verdin; bu ma- kamı ben kazanmadım, sen verdin. Allah’ım! İşimi kolaylaştır ve yaptığım işi kabul eyle! Bütün nebî ve resûllere selâm olsun. Bütün kâinatın sahibi Allah’a hamd olsun.”

Dua bitince cemaate döner, oturur ve okunacak olan iç ezanı dinler.

d) Ezan bittikten sonra hatip ayağa kalkarak hutbe- nin birinci bölümünün Arapça kısmını oluşturan şu metni okur:

دمحم انلوسر ىلع ملاسلاو ةلاصلاو ينملاعلا بر لل دمحلا كيرش ل هدحو للا لإ هلإ ل نأ دهشن ينعمجأ هباحصا و هلا ىلعو للا اوقتا للا دابع ايف دعب امأ .هلوسرو هدبع ادمحم نأ دهشنو هل
يف ىلاعت للا لاق نونسحم مه نيذلاو اوقتا نيذلا عم للا نإ هوعيطأو ميركلا هباتك

ميحرلا نمحرلا للا مسب ميجرلا ناطيشلا نم للاب ذوعأ

(konu ile ilgili ayet okunur)

ملسو هيلع للا ىلص للا لوسر لاق و

(konu ile ilgili hadis okunur)

“Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salât ve selâm Peygamberimiz Muhammed (s.a.s.)’e, ehli ve asha- bının hepsine olsun. Biz tanıklık ederiz ki bir tek Allah’tan

başka ilâh yoktur, O’nun ortağı yoktur. Yine tanıklık ederiz ki
Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir.

Ey Allah’ın kulları! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na itaat edin. Şüphesiz Allah, muttakilerle beraberdir, işleri ve görev- leri en güzel biçimde yapanlarla beraberdir. Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim Allah’ın adı ile.”

Hutbenin Türkçe kısmı okunur.

e) Hutbe metni bittikten sonra;

رفغتسأ هل بنذ ل نمك بنذلا نم بئاتلا ملاسلاو ةلاصلا هيلع لاق قيفوتلا مكلو يل للا لأسأو هيلإ بوتأو ميظعلا للا
Anlamı: “Peygamber (s.a.s.); ‘Günahına tövbe eden, hiç günah işlemeyen kimse gibidir’ buyurmuştur. Yüce Allah’tan bağışlanmamı diler, O’na tövbe ederim. Kendim ve sizin için başarı dilerim” şeklinde dua okur.

f) Sonra oturarak şu duayı okur:

ينملسملاو تانمؤملاو يننمؤملا رئاسلو مكلو انل للا كراب بيجم بيرق عيمس كنإ تاوملاو مهنم ءايحلا تاملسملاو تاوعدلا
“Allah’ım! Bize, ölü ve diri, kadın ve erkek bütün mü’min ve Müslümanlara bereketini artır. Zira Sen duaları işitir ve kabul edersin.”

g) Sonra ayağa kalkar ve ikinci hutbeye başlar.

ةلاصلاو ينلماكلا دمح لل دمحلا

هباحصاو هلا ىلعو دمحم انلوسر ىلع ملاسلاو

اي يبنلا ىلع نولصي هتكئلامو للا نإ ىلاعت للا لاقف * ينعمجأ دمحم ىلع لص مهللا اميلست اوملسو هيلع اولص اونما نيذلا اهيأ كنإ ميهاربإ لا ىلعو ميهاربإ ىلع تيلص امك دمحم لا ىلعو ىلع تكراب امك دمحم لا ىلعو دمحم ىلع كرابو * ديجم ديمح ديجم ديمح كنإ ميهاربإ لا ىلعو ميهاربإ
“Kâmil manada Allah’a hamd olsun. Salât ve selâm Peygamberimiz Muhammed ’e, bütün aile fertlerinin ve ashabının üzerine olsun. Yüce Allah; ‘Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin’ buyurmuştur.

Allah’ım! Muhammed ’e ve Muhammed ’in ev halkına rahmet eyle; şerefini yücelt, İbrahim’e ve İbrahim’in ailesine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

Allah’ım! Muhammed ’e ve Muhammed ’in ailesine hayır ve bereket ver, İbrahim’e ve İbrahim’in ailesine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye lâyık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.”

Türkçe olarak da şu dua okunur:

“Allah’ım! İslâm’a ve müslümanlara yardım et! Devleti- mizi, ülkemizi ve milletimizi her türlü tehlikelerden koru! Bize dünya ve ahirette iyilik, güzellik ve nimetler ihsan eyle! Bizi, ana-babamızı ve bütün mü’minleri bağışla! Şüphesiz sen dualarımızı işitir ve kabul edersin!”

h) Daha sonra;

هوعيطأو للا اوقتا للا دابع

“Ey Allah’ın kulları! Allah’a karşı gelmekten sakının ve O’na itaat edin” denir ve Nahl sûresinin 90. ayeti ve meali okunur:
ميحرلا نمحرلا للا مسب * ميجرلا ناطيشلا نم للاب ذوعأ ءاشحفلا نع ىهنيو ىبرقلا يذ ئاتياو ناسحلاو لدعلاب رماي للا نا
نوركذت مكلعل مكظعي يغبلاو ركنملاو

Anlamı: “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rah- man ve Rahim Allah’ın adıyla.

Şüphesiz Allah; adâleti, yararlı amelleri en güzel bir şekil- de yapmayı ve akrabalara yardım etmeyi emrediyor; her türlü edepsizlik ve çirkinliği, haram ve kötülüğü, azgınlık ve zulmü yasaklıyor. O, düşünüp tutasınız diye size böyle öğüt veriyor.”

Hatip, hutbeyi bu şekilde tamamladıktan sonra min- berden iner, namaz kıldırmak üzere mihraba geçer.

16. Kurban İle İlgili Dualar
Kurban, Allâhü Teâlâ’ya yakınlık için, ibâdet niyetiyle kurban bayramının ilk üç gününde, kurbana müsait olan bir hayvanı kesmektir. Her ibadette olduğu gibi kurban ibadetinde de, Allah’a yaklaşma, yakınlaşma, O’nun için fedakârlıkta bulunma ve O’na teslimiyetin sembolize edi- lişi vardır.

Kurban, birey ve toplum hayatı açısından çok çeşitli

işlev ve hikmetler içeren bir ibadettir. Bu ibadet, toplumda
kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Zengine, malını Allah rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığı kazandırır; onu cim- rilik, bencillik, dünyanın geçici malına bağlılık gibi zaaf- lardan kurtarır.

Hayvan, yüzü kıbleye gelecek şekilde eziyet edilmeden yatırılır, gerekiyorsa ayakları bağlanır, keskin bir bıçak ile kesilir. Peygamberimiz (s.a.s.);

نم انا امو افينح ضرلاو تاومسلا رطف يذلل يهجو تهجو ينا ينۙ ملاعلا بر لل يتاممو يايحمو يكسنو يتلاص نا لق ينكرشملا ينملسملا لوا اناو ترما كلذبو هل كيرش ل

بكا للا و للا مسب هتما و دمحم نع و كلو كنم مهللا

okunuşu: “İnnî veccehtü vechiye lillezî fetara’s- semâvâti ve’l-ardı hanîfen ve mâ ene mine’l-müşrikîn.

Kul inne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbi’l-‘âlemîn. Lâ şerîke lehû ve bizâlike ümirtü ve ene evvelü’l-müslimîn.

Allâhümme minke ve leke ve an Muhammedin ve ümmetihî bismillânhi vallâhü ekber”

Anlamı: “Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gök- leri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah’a ortak koşanlar- dan değilim.” (En’âm, 6/79)

“Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, ya- şamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.” (En’âm, 6/162-163) ayetlerini okumuş,

“Allah’ım! Bu kurban senin lutfun iledir ve senin içindir. Ve Sana Muhhemd ve ümmetindendir” demiştir. (Ebû Davud, Dâhâyâ, 4)

Kurban,

دمحلا للو بكأ للا بكأ للاو للا لإ هلإ ل بكأ للا بكأ للا

“Allâhü ekber, Allâhü Ekber, lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd

“Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah’tan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Her türlü övgü Allah’a mahsustur” diyerek kesilir.

Bayram namazı hutbelerine gelince, biri Ramazan bay- ramında diğeri de Kurban bayramında olmak üzere yılda iki hutbe okunur. Cuma hutbelerinden farklı olarak bay- ram hutbeleri namazdan sonra okunur. Namazdan hemen sonra imam-hatip, cuma hutbelerinde olduğu gibi dua- ları okuyarak minbere çıkar ve hiç oturmaksızın hutbeye “Allâhü ekber, Allâhü ekber; lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Allâhü ekber ve lillâhi’l-hamd ” diyerek başlar. Cemaat de bu tekbirleri imamhatiple birlikte söyler. Bundan sonrası Cuma hutbesi ile aynıdır

http://www.namaz.gen.tr/namazdan-sonra-okunacak-dualar  SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.
 

 
Facebook beğen
 
 

Web Analytics

KİLİS YEMEK RESİMLERİ
 









< iframe width='640px' height='397px' frameborder='0' src='http://www.startv.com.tr/Embed/WebTV.aspx?id=3805&movie_target=startv_videoad_webtv' />,
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol